Le blog de Yavuz Baydar

Lorsque la corruption devient une norme dans la politique intérieure d'un pays, la prochaine étape pourrait bien être de l'exporter comme un atout. Il semble que nous y soyons, comme l'illustre un puissant acte d'accusation qui secoue New York City, plaçant des fonctionnaires du gouvernement turc et certains hommes d'affaires turcs douteux sur le banc des accusés en tant que corrupteurs présumés.

Eric Adams, Mayor of New York City, is indicted on a series of criminal acts - related to bribery and illegal donations. In the background loom actors from Turkey: diplomats, business figures, an airline executive, a university president. If the charges are proven, we will have a prime example of how the culture of corruption in a country infects another. Here is a long read on what it is about.

Mevcut ikili ittifakın Türkiye’yi içine ittiği devasa sistem krizi, basit bir “hele iktidara gelelim, gerisi kolay” ile halledilecek bir şey değil. Yüzüncü yılında ülke bir siyaset, ekonomi ve hukuk harabesi halinde. CHP hayal mi görüyor? Şu anda bir “parti”, CHP ve AKP’yi sollayarak en öne geçmiş durumda.

Bugünkü kriz tablosu son on yılın ürünü. Belki de tepetaklak gidiş tam on yıl önceki cumhurbaşkanı seçimiyle başladı. Ağustos 2014 seçiminde Erdoğan ilk kez siyasi muhalefetin aczini, vizyonsuzluğunu, kronik zaaflarını anladı. On yıl sonunda görülen, içinden çıkılmaz bir tıkanma, iç karartan bir tükeniş tablosu.

« Si nous accordons une tolérance illimitée même à ceux qui sont intolérants, si nous ne sommes pas prêts à défendre une société tolérante contre l'assaut des intolérants, alors les tolérants seront détruits, et la tolérance avec eux. » Il y a plusieurs dizaines d'années, le philosophe Karl Popper suggérait, par ces mots, qu'une bataille existentielle était inévitable. Et nous voici face aux dragons.

"If we extend unlimited tolerance even to those who are intolerant, if we are not prepared to defend a tolerant society against the onslaught of the intolerant, then the tolerant will be destroyed, and tolerance with them.” Decades ago, philosopher Karl Popper suggested, with these words, that an existential battle was inevitable. And here we are, facing the dragons.

Anamuhalefet partisi CHP iktidara danışmanlık hizmeti mi veriyor? Britanya’da “gölge bakanlık” köklü bir gelenek. Ama, mesela, orada iktidar-muhalefet ilişkileri içinde gölge bakan veya muhalefet heyetlerinin iktidarın akıl hocalığına kalkıştığı görülmedi. Elbette demokrasilerde partiler arası medeni ilişkiler, kritik zamanlarda diyaloglar olabilir, ama böylesi Türkiye’ye özgür bir durum.

Fransa’nın içine sürüklendiği anaforun hafife alınacak bir tarafı yok. Her üç seçmenden biri aşırı sağa kaymış görünüyor, merkez eriyor, en iyi ihtimalle ufukta “felç halinde” bir parlamento görünüyor. Ünlü iktisatçı Karl Polanyi’nin başyapıtı Büyük Dönüşüm’ün nihayet gündeme gelmesi, durumun ne denli ciddi olduğunu anlatıyor. Acaba Macron, bu yüzyılın Hindenburg’u mu olacak?

31 Mart seçimleri ardından Türkiye siyasetinin koreografisi Nisan sonundan bu yana CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ortağı Bahçeli ile görüşmeleriyle şekillenmekte. Erdoğan sıkışık bir alanda. Partisi AKP eriyor, CHP’ye giden oylar “emanet”. Peki Erdoğan’ın oyun planı var mı? Varsa nasıl okumalı?

Les journalistes turcs en exil ne peuvent plus compter sur le soutien de l'Union européenne. L'un d'entre eux vient d'ailleurs de révéler un scandale : l'UE envoie d'importantes sommes d'argent à des fondations pro-gouvernementales, à des organisations de lobbying antidémocratiques et à des institutions hostiles à l'UE en Turquie.